21 Haziran 2011 Salı

kısa aşka kısa notlar

hep erken kaybettiğimden
mütevazı bir zaferdi yaşamak

sen geceleri uykuya aracı sanırsın
fakat geceler çok daha fazlasıdır

zamanın ölçülebildiği anlarda
tadı yok kelimelerin

pişmanlık yaklaşırken usulca içki masalarına

sükut bir beden dili

ruhlar hırpalanmış
zihinler bataklık


anlatılmayacak hikaye kalana dek
bozulacak yeminler

dionysos ve zeigarnik kahkahalar atarken
paradoksuna yorgun düşülen aşklar
fondiplenecek piç gecelerde

20 Haziran 2011 Pazartesi


"biz futbolun sahte dünyasının içindeyiz. bu tamamen düzmece bir dünya. bize basit bir oyun oynamamız için milyonlarca dolar ödeniyor. ama biz sadece sistemin devam etmesi için kendini satan köleleriz. ben sadece futbolcu almeyda değilim. bir insanım, bir babayım ve bir çiftçiyim. işte bu benim. ve futbolun içinde kaldığım her gün gerçek almeyda’dan uzaklaşıp, kişiliğimi yitiriyorum"


19 Haziran 2011 Pazar

Nerede Kalmıştık


  
                                     I

ruhumun tekabülüne zikreden gecelerde

yaşamaya alışıyorum
sevmeye kalkışıyorum
her aşkın arka bahçesinde gölgede kalıyorum
duruyorum yalnızlığa cepheden
gözlerinin içine bakamadan
son sözümü bitiremeden
yine kendimi ihtiyatsız kaçışlarda buluyorum

                                       II

Sırra kadem basmış cümlelerde gizli özneyim
Talan edilmiş vakitlerde gezerken kayıp kelimelerim
Bir damla gözyaşına eşlik eder kadehteki dudak izlerin
Hiçlikten öte gidemeyen yalnızlıktır mabedlerim
Tenha bir özlemdir apansız susmaların
Günah kadar suçlu gecelerde
Kuşatır ruhumu ipek saçların,
hayallerimin ikamesi masum gözlerin
Lal olur kelimeler
Öksüz kalır cümleler

                                       III
 

Kızıl bir tan vaktinde düştün düşlerimde
Çığlık ile çığın hezeyanında arada kaldım
Neşter gibi keserken varlığın varlığımı
Acıtmıyor söylediğin hiçbir söz
Durağan bir yorumsuzluk dilimde darmadağın
Güzelliğinin narkozundayken
Bana ne yaptın?
Ansızın bir nağme süzülür derinlerde
Fonda yağmur sesi
Avuçlarımda avuntular
Gülümserken tanrıya
Yanıma gel
Ah nasıl da hoyrat geçiyor zaman
Yalnızlığa sen alıştırdın beni
Önce küçük dozlarla
Sonra gece gelen krizlerle

Demlendi hayat kopan takvim sayfalarında
Dualar sessizliğe hapsoldu yasaklanmış ruhlarda
Seni bana bağlayacak bir “bağlaç” bulamadım
Her şey bitti senin”ile”
Ben gerçekten düşe gittim, sen düşten sonsuza
Kim unutturabilir seni bana benden başka
Artık ölüm masum bir seçimken kim inandırabilir beni kadere

                                       IV

bir rüzgar çıkıp gelir geçmişten ayaza sarar geceyi
hüzünbaz bir hikaye fısıldar
zamanından önce bir kahraman ölür
gözlerin dolar
dirilir çığlıklar
sus, sessiz ol
tanrı bizi terk ederken
yitirdim aklımı bir meleğin yüzünde
yüreğim ellerinde
unutursun
sen en çok inandığım yemin
sen karanlığa açamadığım gözlerimsin



18 Haziran 2011 Cumartesi

istesekte gözlerimizi birbirimizden alamıyorsak sonsuzun ne kadar büyük olduğunun ne önemi olabilir ki

16 Haziran 2011 Perşembe

Seni Aşk Adına Tutukluyorum

Yaşamaktan ziyade sevmek için atan çekingen kalp atışlarıydı aşk.
İradesiz zaman kayıpları yaşıyorum gerçekleşmeyecek düşlerde
Yağmur sesinden hasret besteleri yapıyorum gecelerde
Her ilkbahardan sonbahara fire veriyorum
kalbimin toprak damlarında
Ötenazi hakkını kullanmak isteyenlere
Vasiyet için bir kâğıt bir kalem var ilkyardım çantalarında
Asansörde birbirinin yüzüne bakamayan insanlar kadar yabancı değildik aslında
Fakat yine de kaçamak bakışlar haricinde bakamıyorduk birbirimize
Konuşmalar sonuçtan uzak
Uzun tartışmaların himayesi altında
                                              ----------------------
Değeri yaşarken anlaşılmayan
bir şairin yüreğindeki kâğıt kesiğinden daha çok acı veriyor hayaller
ve elindeki siyah mürekkep lekesinden daha karanlık düşünceler
Bir parça strafor yeterdi oysa çocukken mutlu olmaya
Kaçamadık yıllardan
yakaladı yakamızdan
Büyüdükçe farklılaştık
Farklılaştıkça yalnızlaştık
Yıllar geçtikçe kaybettiğim savaşların tekdüzeliğinden
hatıralara biat ediyorum şimdilerde
Kâbuslarla dans ettiğim bir şafak baskınında
Seni aşk adına tutukluyorum
Yalnız kalmama hakkına sahipsin

15 Haziran 2011 Çarşamba

Nefes


toz kanatlı kelebekler gibi dokunmamak lazımdı geçmişe
hayıflanıyor insan boş bir duvara bakarken
zayıflıyor maneviyatının boş kilerinde
bir nefes ötedeyken ayrılık
soluksuz kalmayı yeğlerdim
ayrılıktan başka her şey yakışırdı o güne
biz zor olanı başardık
ayrıldık bu sonbahar kokan ilkbahar gününde
ve ben şimdi
şiddetli yalnızlıktan dolayı birleşme kararı veren
bir hakim arıyorum kalbimin gri mahkeme koridorlarında.

10 Haziran 2011 Cuma

‎" Başka bir yurdum yok, bedeninde yaşıyorum "

- Yannis Ritsos -

9 Haziran 2011 Perşembe

tanrının insanlığa en büyük hizmeti düşük doz morfindir mutluluk.

6 Haziran 2011 Pazartesi

…Ve gece kucaklar adamı
şiire kalan bir kırık kalptir yine


4 Haziran 2011 Cumartesi


Bilinçaltı çökmüş bir retoriğin enkazında kopamadıklarımızın avuntularına ninnilerle yanlış nakarattan başlayan bizler, bilmeyenin ayıplandığı estetize edilmiş yargıların hezeyanında var olmak ile var olan arasında kalmışız.




3 Haziran 2011 Cuma

ölmek ya da yaşarken ölmek işte bütün mesele bu


ayda saklıdır yasta kalan
göstermez yarasını
mermer gibi ışıldar.
hüzünlü bir coğrafyada
gece son sözünü söylemeden
ağlamak bile işe yaramaz.
uykuda öldürülür hasretler
sabahlar kan revan…
bir yetimin gözlerine istesen de bakamazsın
intihara sürükler durduk yere
sessizlik yalnızlığın senfonisi olur
ve yalnızlık 21. Yüzyılın doğal seleksiyonudur
vicdan aramakla bulunmaz
mizahın karasıdır elde kalan
Afrika’dan kara değildir hiçbir yoksulluk
başucu eseri “nefret” olan insanlık için
talan kalan meselesidir hayat
ne kadar çaresiz kalsan da
Orta Doğu'dan daha aciz değildir hiçbir yoksunluk

2 Haziran 2011 Perşembe

Elsiane - Paranoia




bazı sesler vardır çok tanıdık gelir. aklını çeler bir siren'in çığlığı, anlamsızlaşır mantık yalpalarsın. en nefret ettiğin kelimenin içinde bulursun kendini "saçmalama".



‎"kader varsa, vicdan neden var?"

1 Haziran 2011 Çarşamba

SepticFlesh - Persepolis



sanat nedir?

Umurumda Kalan


Sadede gelecek günler
Saadete erecek günlerden fazla
Sığınak misali her bulutlu gece
Yüreğe düşen bomba misali yağmur sesleri
Yosun tutuyor hatıralar
Naftalinleniyor duygular bir daha açılmayacak sandıklarda
Çok ağlıyor yılın bu zamanlarında yüreğin kurak kısımları
Seyyar efkarlar taşıyorum gittiğim her yere
Kefaletle salıverilmelere alışık değilim ama
Kimliğimden çok yüreğimi esir bıraktığım çok olmuştur
Seveceğini bilsem kendimi de sana bırakırdım
Mahalli sancıların küresel savaşlarındayım
Çelişkilerde endişeye sebep çok
Çekişmelerde nefrete mahal  yok
Benim için yazılan bir intihar mektubu kadar
Edebi ve ebedi son sözlerin
Umurumda kalan binlerce söze bedel gözlerin
Şizofrenik monologlara gebe uykusuz kalan her gece
İnkar edilesi ayrılıkların yalan makinesindeyim
Elim, kolum, yüreğim bağlı…
Söylediğim her şey gerçeğe teyitli yalana meyilli
İnanma!
Kaygılarım alıştığım kaybetme korkusundan
Kızma!