29 Nisan 2011 Cuma

Bizi Ayıran Duvar / Bölüm 2



Merhaba Uwe,
  
   Bugün on beş kilometre ancak yürüyebildim. Hava kararınca rotamızda işaretlediğimiz yedinci kulenin yaklaşık üç kilometre doğusunda mola verdim. Çadırımı kurup biraz uyudum. Nedense önceki günlerden fazla yoruldum bugün. Metrekareye düşen on altı adet Japon turistin yürümemi zorlaştırması bir etken olabilir. İngilizce konuşmama rağmen söylediklerimi anlamadıkları yetmezmiş gibi sürekli “yoiii yoooooaa… koiko daaaaa…” diyerek dolanan bu fotoğrafçı robotlar, mütemadiyen sözümü kestiklerinden birçoğunu iteklemem gerekti. Dirseklerim ağrıyor. Az önce kas gevşetici aldım. Kahvemi yudumlarken sana bu mektubu yazıyorum.

  Senin öküz bir insan olduğunu iddia ettiğim kavgamız ne ilkiydi ne de ikincisi. Kronolojik olarak ilk beşte bile değil. Yani öküz olman şöyle dursun hafıza konusunda bir lepistesten farkın yok. Öte yandan en çok bir lepistes kadar romantiksin. Beckenbauer, üçüncü evlilik yıldönümlerinde karısı için evlerinin bahçesine bir kamyon papatya dökmüş bunu biliyor muydun? En sevdiğin adamı biraz örnek alsaydın ben bu uzun yürüyüşün sonunda “sorun sende değil, elveda” demek yerine rüzgârda uçuşan duvağımı zaptetmeye çalışacaktım. Ayrıca olayları çarpıtmada da üstüne yok. O Konfüçyüs büstü kafama isabet etseydi hastane hastane dolaşarak ölmeden önce kafasını komple bağışlamış bir genç kadın cesedi arardın. Senin bir vandal olduğunu daha önce anlamalıydım. Trafiğe takılmışmış. Hangi trafiğe? Berlin’de trafik mi vardı o yıllarda? Hem de o saatte. Sen o gün randevuya birahaneden gelmiştin. Ağzın Octoberfest çadırı gibi kokuyordu. Ne kadar sarhoş olduğunu hatırlatayım mı? Proje dosyasına girmesi açısından söylememe izin ver: Binaya girdiğinde Çin büyükelçisinin Nadia Comaneci’den gayrimeşru bir çocuğu olduğunu iddia ettin, kültür devrimi hakkında ileri geri konuştun ve Jackie Chan’ın filmlerine gıcık olduğunu söyledin. Jackie Chan Çinli değil, bu bir. Babamın iş ortaklarından biri Alman Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığından emekli olmasaydı seni içeri tıkarlardı, bu iki.

  Vegas’ta olanları ise hafızamdan silmek için çok didindim. Çünkü bununla yaşamak istemiyordum. Sevgilimin beni pokerde yenmesi asla gerçek bir sorun değildir. Gerçek sorun, sevgilimin Rus bir fahişeyi pokerde yenmesidir. Çıplakken. Elbette bunu da inkâr edeceksin. Ne de olsa inkâr, nü-poker oynamak ve insanlara bronz kafalar fırlatmak kadar yetenekli olduğun bir alan. Dua et kadının kocası seni uzun namlulu silahıyla delmeye geldiğinde araya babamın iş ortaklarından biri olan Moskova Belediye Başkanı girdi. Adam o gün şans eseri bizim otelin rulet masasında bir araba yükü para kazanmamış olsaydı, alnındaki kocaman üçüncü göze bakan kişi arkanı rahatlıkla görebilecekti. Şimdi utanmadan kalkıp nefret ettiğimi söyleyebilirsin filan diyorsun. Hayır, senden nefret etmiyorum. Çin devletinin bu projeye yıllarca izin vermemesinin tek müsebbibi olmana rağmen sana sadece acıyorum Uwe.

  Her şeye karşın aramızda bir arkadaşlık var. Paylaşılmış yıllar ve anılar var. Kaldı ki birlikte planlayıp inançla sarıldığımız sanatsal bir performansı yürütüyoruz. Nefret etmek istersem proje bittikten sonra bunu düşünebilirim. Ayrıca bu ülkede günlük ulaşımın yüzde otuzunun bisikletle yapıldığını belirtmeden geçemeyeceğim. Çin’deki bisiklet sayısının Almanya’daki futbol topu sayısını geçeceğine eminim. Boş keseden bol bol atmaya bir son vermeyecek ve hiç büyümeyeceksin galiba. Bir sonraki mektuba kadar hoşçakal.

 Arkadaşın Marina.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder